Çarşamba, Ocak 31, 2007

Chagala Oteller Grubu Londra Borsası'na Açılıyor

Kazinform'un haberine göre 12 yıldır Batı Kazakistan'da (Atırau, Bautino, Uralsk) faaliyet gösteren Chagala (Şagala) Grubu yeni yatırımlarını finanse etmek için hisselerini Londra borsasında satışa sunacakmış. Chagala Grubunun sahip olduğu ve işlettiği mülkler şöyle sıralanabilir: Oteller, Apart Oteller (serviced apartments), İş merkezleri, Restoranlar, Bar ve Eğlence merkezleri. Grubun merkezi noktalarda üzerlerine yeni yatırımlar yapmayı planladığı değerli arsaları da var. Chagala 2006'nın ilk 9 ayında 14.5 milyon dolar ciro yapmış. Grubunun piyasa değeri 100 milyon paund olarak tahmin ediliyormuş.

Kazinform'un konuyla ilgili haberini okumak için aşağıdaki "read more" bağlantısına tıklayın.

30.01.2007 / 18:14 Kazakhstan developer plans 100m pounds sterling London float
LONDON. January 30. KAZINFORM. A Kazakhstan property company is looking to make a 100 million pounds streling flotation on the main market of the London Stock Exchange.
Chagala has been in operation for 12 years, building western-style hotels and serviced flats for the oil industry based around the Caspian Sea. It is looking to raise around 50 million pounds sterling as part of its debut on the London stock market to fund further expansion.

Chagala, run by British-born chief executive Timothy Abson and Spaniard Javier del Ser, pulled in USD 14.5 million (7.4 million pounds sterling) of revenues for the nine months to September 30 last year, a 24 per cent rise on the same period the year before.

A flurry of central and eastern European property companies have floated in London over the past two years, mostly via the junior Alternative Investment Market. Investors in some companies have endured volatile times over the past year, with some companies stuggling to meet the hype surrounding central European residential property prices, Kazinform cites James Rossiter, Times Online.

Salı, Ocak 30, 2007

Yeni Petrol Kanunu (Ama bu sefer Türkiye'de)

Türkiye'nin artık yeni bir petrol kanunu var. Meclishaber sitesi yeni kanunun yerli ve yabancı yatırımcıları özendirici özellikler taşıdığını belirtmiş. Kanununun Türkiye'de medya ve dolayısıyla halk tarafında fazla önemsenmemesi ve tartışılmaması beni üzdü. Gündeme taşınsa, örneğin Kazakistan'ın ve başka ülkelerin tebrübelerinden istifade edebilirdik. İşin içine yabancı yatırımcılar da gireceği ve uluslararası bağlayıcılığı olacağı için bu tür kanunların yap-boza tahammülü yok. Teknolojiyi ve yatırımı ülkenin çıkarlarına en iyi hizmet edecek şekilde getirmek için üzerinde iyi çalışılmış bir kanunun önemi büyük.

Kanunun kapsamı hakkında Meclishaber'den ayrıntılı bir yorum okumak için aşağıdaki "read more" bağlantısını tıklayın.

Kanuna göre, araştırma izni, arama ruhsatnamesi ve işletme ruhsatnamesi
alınmadan; arama, üretim ile yurt içinde üretilen petrolün satılması gibi
konularda hiç bir petrol işlemi yapılamayacak.
Petrol işlemi sona eren petrol hakkı sahibi, bu işlem için kullandığı
araziyi 3 ay içinde ıslah edecek ve araziye verdiği zararları karşılayacak.
Sermaye şirketi veya yabancı devletler mevzuatına göre sermaye şirketi
niteliğinde olan tüzel kişilere, araştırma izni, arama ve işletme ruhsatnameleri
verilecek. Bu izinlerin verilmesi, ruhsatname sahibine, girilmesi veya
bulunulması yasak olan yerlere girme veya o yerde bulunma hakkı vermeyecek.
Araştırma izni ve ruhsatnamelerin alınmasından önce, petrol işlemleri
esnasında doğabilecek zararları karşılamak üzere teminat alınacak.
Petrol işlemini tehdit eden şartlar oluştuğunda, petrol hakkı sahibi Petrol
İşleri Genel Müdürlüğünü ve diğer petrol hakkı sahiplerini derhal haberdar
edecek.
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, yerli ve yabancı girişimcilerin yatırım
yapmalarını özendirecek. Genel Müdürlük, yerli ve yabancı yatırımcıların petrol
arama ve üretim yatırımlarını, bir program dahilinde, rekabetçi, şeffaf, güvenli
ve istikrarlı bir ortam içinde yapmalarını temin edecek.

-TÜRKİYE İKİ PETROL BÖLGESİNE AYRILACAK-

Türkiye, kara ve deniz olmak üzere iki petrol bölgesine ayrılacak.
Askeri yasak bölgeler ile güvenlik bölgelerinde yapılacak işlemlerle ilgili
izin verilmeden önce, Genelkurmay Başkanlığının olumlu görüşü alınacak.
Petrol arayıcısı, bulduğu petrol olgusundan TPAO'yu haberdar etmeye mecbur
olacak; petrol araması yaparken doğaya ve çevreye zarar vermeyecek.
Petrol arama sahası karalarda 100 bin, denizlerde 1 milyon hektardan fazla
olamayacak.
Arama ruhsatnamesinin süresi karalarda 5, denizlerde 8 yıl olacak. Teminat
verilmesi halinde arama izni karalarda 2, denizlerde 3 yılı aşmamak üzere
uzatılabilecek. Uzatmalarda dahil olmak üzere arama ruhsatnamesinin süresi, ilk
yürürlük tarihinden itibaren karalarda 9 yıl, karasuları içi denizlerde ise 14
yıldan fazla olamayacak.
Üzerinde arama veya işletme hakkı bulunmayan bir saha, işletme ruhsatnamesi
verilmek üzere Bakanlar Kurulunca müzayedeye çıkarılacak.

-RUHSAT 30 YIL İÇİN VERİLECEK-

İşletme ruhsatı, alınacak iş ve mali yatırım programı dikkate alınarak, 30
yıl için verilecek. Ham petrol veya doğalgazın, bir uluslararası anlaşmaya
dayanmaksızın Türkiye üzerinden geçişini veya Türkiye'ye geçişini sağlayacak boru
hattı kurulmasına, Bakanlar Kurulu izin verecek.
İşletmeciler, her işletme ruhsatı için hektar başına yılda 1 YTL devlet
hakkı ödeyecek. Denizlerde bu miktar 4'te 1 oranında tahsil edilecek.
Bir petrol arayıcısı, ürettiği petrolün karşılığında devlet hissesi
ödeyecek.
Devlet hissesi; üretim miktarlarına, üretimin cinsine, kara ve deniz
sahalarına ve su derinliğine, gravitesine ve üretim metoduna göre kademeli ve
indirimli olarak düzenlenecek. Petrol üreticisinin ödeyeceği devlet hissesi
nakden ödenecek.
Petrol üretiminin tamamına yakınının kalkınmada öncelikli illerde yapılması
nedeniyle o illerin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak devlet
hisselerinden, o illere pay verilmesi amacıyla karalarda elde edilen devlet
hissesinin yüzde 50'si, işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresinin
açtıracağı hesaba aktarılacak.

-PETROL SAHASINI TERK EDEBİLECEK-

Petrol hakkı sahibi, araştırma izni ve arama ruhsatnamesini en az 1 ay
önceden, işletme ruhsatnamesini ise en az 3 ay önceden haberdar ederek petrol
aradığı sahayı terk edebilecek.
Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan yüzde 5
oranında kesinti yapılacak.
Bir petrol hakkı sahibi, petrol işleminde kullanacağı bina tesislerinin ve
teçhizatlarının inşası, kurulması ve işletmesine ait malzemeler hariç, petrol
işlemlerinde kullanılacak malzemeyi, ekipmanı, akaryakıtı, kara, deniz ve hava
nakil vasıtalarını ithal ederken ya da yurt içinden temin ederken KDV, vergi ve
harç ödemeyecek.
Petrol hakkı sahibi, ihraç ettiği petrolden sağladığı dövizi yurt dışında
koruyabilecek. Bu döviz tutarı, Türkiye'ye ithal edilmiş sermaye ile bunu aşan
net kıymetlerin transferinden mahsup edilecek.
Bir petrol hakkı sahibi, petrol işlemi için gereken yabancı personeli,
Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün uygun görüşü ve İçişleri Bakanlığının izniyle
''yabancıların çalışma izinleri hakkında kanun'' hükümlerine bağlı olmaksızın
çalıştırabilecek.

-EĞİTİM VE STAJ YAPTIRACAK-

İşletmeciler, istihdam ettikleri yabancı sayısının yüzde 25'inden az olmamak
üzere Türk vatandaşlarına, (devlet memurları hariç) petrol işlemlerinin her
safhasında ihtisas kazanmaları için yabancı ülkelerde veya Türkiye'de bilimsel ve
mesleki kurum ve işletmelerde eğitim ve staj yaptıracak.
Doğal afetler, savaş, isyan, grev, lokavt ve toplumsal olaylar; petrol
işlemine etkileri oranında petrol hakkı sahibinin hak ve sorumluluklarını eşit
sürede erteleyecek.
Düzenlemeye aykırı fiiller için, 50 bin YTL ile 500 bin YTL arasında idari
para cezası öngörülüyor.

-BİYODİZEL YAKITI-

Biyodizel üreticileri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nca (EPDK)
çıkarılacak yönetmelikte belirlenen kalite standartlarına göre üretim yapmak
üzere, yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar dahilinde bedelsiz olarak üretim
lisansı alabilecek ve üretimlerini lisans kapsamında yapabilecek.
Petrol piyasasında faaliyet gösteren rafineri ve dağıtıcılar, ellerindeki
yakıtı tamamen yerli tarım ürünlerini kullanarak üretim yapan biyodizel
üreticilerinden temin edecekleri biyodizel akaryakıtı ile en az yüzde 2 oranında
harmanlayabilecek.
Biyodizel üreticileri, sadece yerli tarım ürünlerinden üretilen saf
biyodizel dağıtımı ve satışı yapmak için yıllık en az 30 bin ton saf biyodizel
satış projeksiyonu vermek koşuluyla dağıtım lisansı ve bayi lisansı alabilecek.

Dağıtıcılar ve rafineriler, tarım birlik ve kooperatifleri ile bu birlik ve
kooperatiflerin biyodizel üreticilerine teslim ettiği tarım ürünlerinden
üretilebilecek miktarı geçmemek üzere, tarım ürünü teslimi karşılığı bu birlik ve
kooperatiflere ortaklarının tüketimleri miktarında, Maliye Bakanlığının
düzenlemeleri doğrultusunda, ÖTV ve KDV'den muaf motorin veya biyodizel (saf veya
harmanlanmış) verecek anlaşmalar yapabilecek.
Kanunun, Petrol Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki
Kanun Tasarısı olan adı, Türk Petrol Kanunu olarak değiştirildi.
(COŞ-MEL-OLC)
18:32 17/01/07

Cuma, Ocak 26, 2007

Bakü-Tiflis-Ceyhan'ın artan önemi Rusya'yı endişelendiriyor

Milliyet Gazetesi Rus basınından aktardığı haberde Kazak petrolünün dünya piyasalarına sevkinde Rusya'nin giderek devre dışı kalacağını ve Türkiye'nin öneminin daha da artacağını kaydetmiş.

Kazakistan'in devlet petrol şirketi Kazmunaygaz'ın Tengiz Petrol bölgesinin işleten TengizChevroil (TCO) ve Karabatan petrol bölgesini 2010'da faaliyete geçirmeyi planlayan AGIP'le "Kazakistan Hazar Ulaştırma Sistemi" adı verilen yeni bir petrol sevk sistemi üzerinde anlaştıklarını bildirilen haberde, bunun Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının ağırlık kazanması anlamında geldiği yorumu yapılmış. BTC'nin Kazak petrolünün sevkinde ağırlığının artmasının CPC adı verilen Caspian Pipeline Consorsium'u (Hazar Boruhattı Ortaklığı) zor durumda bırakacağı ve bunun Rusya'nın hiç hoşuna gitmediği de belirtilmiş. CPC, Hazar ve civarındaki petrolü Rusya'nın Novorosisk limanına boru hattıyla iletiyor, burdan da Karadeniz üzerinden dünya piyasalarına ulaşmasına aracılık ediyordu. Kazakistan Rusya'nın transit geçiş harcı ve liman ücretlerini yüksek tutmasından eskiden beri şikayetçiydi. Seçenek sahibi olmak Kazakistan'a dış politikada derinlik kazandırıyor. Bu seçeneğin Türkiye olması iki ülke ilişkilerinin daha da gelişeceği anlamına geliyor.

Milliyetin'in haberini okumak için tıklayın

Resim: Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) güzergahı

Perşembe, Ocak 25, 2007

AGIP, Karabatan Projesindeki Gecikmeden Ötürü Mercek Altına Yatırılıyor

Kazak hükümeti, Karabatan bölgesinin operatörü AGIP'i Projedeki gecikmeden ötürü incelemeye almış ve anlaşıldığı kadarıyla hızlanmalarını sağlamak için belli mekanizmaları devreye alma hazırlığında. Projeye başladığında 2005 yılında petrol üretimine geçmeyi planlayan AGIP bunu 2010 yılına ötelemiş durumda. İşin bu kadar gecikiyor olması hükümeti tedbir almaya itiyor.

Kazakistan'da petrol üretimi geçen seneye göre düşmüş durumda ve hükümet bundan hoşnut değil. 15 Ocak'ta çıkarılan "petrol sahalarının devrini 2 sene boyunca durdurmaya" yönelik kanunun sebeplerinden biri de küçük petrol alanları imtiyaz sahiplerinin haklarını devren satarak spekülatif yüksek karlar etmesinin önüne geçerek yatırımları ve üretimi arttırmalarını teşvik etmekti. AGIP'in incelemeye alınması yeni hükümetin petrol üretimini arttırmaya yönelik ikinci önemli adımı olarak değerlendirilebilir.

AGIP'in gecikme konusunda incelenmesinin ve muhtemel yaptırımlar uygulanmasının inşaat işlerini yürüten Türk şirketi GATE'ye de doğrudan etkileri olacağını düşünüyorum.

Bu haberi oluşturmakta yararlandığım haberi Internationall Business Times'ta okumak için tıklayın. (İngilizce)

Çarşamba, Ocak 24, 2007

Kazak Çoban ve Wiki Projeleri


Yukarıdaki resim Türkçe Vikipedi'de bugün "günün resmi" seçilmiş. Fotoğrafı çekenin yazdığına göre neredeyse bütün gününü at sırtında hayvanlarını gütmekle geçiren Kazak çoban Aktöbe şehrinin kırsalında yaşıyormuş. Evinde elektrik yokmuş ama hayatından hiç de şikayetçi değilmiş, zaten resimde de memnuniyetsiz bir hali yok. Doğayla içiçe yaşamanın ve fiziken çalışmanın insanı mutlu ettiği kuşkusuz.

Bu vesileyle sizlere yukardaki resmi aktardığım kaynağı tanıtmak istiyorum: "Wiki"

Wiki nedir?: Wiki, Wikimedia Vakfının (Wikimedia Foundation) geliştirdiği internet yazılımıyla üretilen projelerin ortak adı. Wiki projeleri ile 200'ün üzerinde farklı dilde internet üzerinden ulaşılabilecek sayısal (digital) ansiklopediler hazırlanıyor. Bunların en gelişmişi bugün itibarıyla 1.5 milyonun üzerinde ansiklopedik başlık içeren Ingilizce Wikipedia. Türkçe Vikipedi'deki madde sayısı henüz 50,000'in altında, ama onda bile birçok konunun işlendiğini, başka yerde bulamayacağımız bilgilerin ücretsiz olarak serbest kullanıma sunulduğunu görebiliyoruz. Sürekli yeni maddelerin eklenmesi, eski maddelerin düzeltilip geliştirilmesiyle zenginleşiyor olması Wiki'lerin en önemli özelliği.

Wiki'yi kim kullanıyor, maddeleri kimler yazıyor?: Wiki ansiklopedilerine internet erişimi olan ve okuma yazma bilen herkes istisnasız bilgi ekleyebilir, önceden eklenen bilgileri ücretsiz olarak kullanabilir, kaynak göstermeksizin bu bilgileri yayabilir. Kısacası wiki'nin profesyonel bir yazar kadrosu yok, wiki'yi isteyen herkes yazıyor. Wiki hızla yaygınlaşıyor ve giderek ciddi bir kaynağa dönüşüyor. Daha yolun başında olması, kullanan ve yazarlarının gün geçtikçe sayıca artması ve tecrübe kazanması, wiki'nin ilerde çok daha görkemli bir kaynağa dönüşeceğinin göstergesi.

Wiki yazarlarının işi gücü yok mu?:
Wiki yazarları aslen bilgiyi paylaşmanın zevki için yazıyorlar. İstedikten sonra da vakit bulunuyor. Tabii öncelik sıraları farklı bu kişilerin; internette amaçsız dolaşmak, pasif gazete okuyuculuğu veya sohbet odalarına müdavimlik yapmak yerine internette harcadıkları zamanı öğrenmeye ve paylaşmaya ayırıyorlar.

"Vaktimiz yok" diyoruz ama günümüzü nasıl geçirdiğimizi şöyle bir düşünürsek (örneğin televizyon seyretmeye ne kadar vakit harcıyoruz ve bunun getirisi nedir?), bu tür faydalı uğraşlar için de zaman ayırabileceğimizi görürüz.


Wiki nasıl işliyor?:
Bilgisayar yazılımını, temel işleyiş ve yol haritasını oluşturan kuralları Wiki Vakfı geliştirmiş, bunu yaptıktan sonra tabiri caizse neredeyse "koyuvermiş". Ama bu kendi haline bırakma bir ihmal değil kesinlikle aksine wiki'nin ulaştığı başarıda, bu kendi kendini denetleme ve bilginin evrilmesine müsade etme prensibi etkili olmuş.

Yazarlar (potansiyel olarak herkes) wikiye yeni maddeler ekliyor, eski maddeleri düzeltiyor, güncelliyor, ihtilaf halinde aralarında tartışarak kararlar alıyorlar. Hiçbir wiki kuralı, yazılan hiçbir madde ve alınan hiçbir karar nihayi değil, değişime açık. Wiki'de sabit bir hiyerarşi de yok. Bu ortam insanların yaratıcılığını teşvik ediyor ve yeni bilgiler sürekli rafine edilerek kayda geçiyor.

Wiki'de ortak akla ve evrime güveniliyor. Gerçekten de neredeyse mucizevi bir şekilde maddeler yeterli süre geçtikçe gelişiyor ve kusursuza yakın hale geliyor. Tartışmalı konularda fikirbirliğine ulaşılmaya çalışılıyor ama bu sağlanamazsa da en çok desteklenen görüş üzerinde uzlaşılıyor.

Wikinin işleyişininin şöyle de bir güzelliği var; hiçbirşey kaybolmuyor. Örneğin beğenmediğiniz veya yanlış olduğunu düşündüğünüz için bir maddeyi silebilirsiniz ama maddeyi yazan veya başka biri sizden sonra eski halini tekrar getirme hakkına sahiptir. Wiki bu özelliği sayesinde okuyucuları yanlış yaparım korkusuna kapılmadan kendi bilgilerini de yazıya dökmeye teşvik ediyor. Sizin bir konu hakkında eksik veya hatalı yazmış olmanız başka kullancıların bunu tamamlaması veya düzeltmesi, yani evrimleşmesiyle, faydalı bir bilgiye dönüşebiliyor. Son sözü söylemek gibi bir şey de söz konusu değil. Bilgi ekleyenler peşinen eklediklerinin değiştirilebileceğini, sorgulanabileceğini kabul etmiş durumdalar. Bu işleyiş kişinin kendini geliştirmesi için de müthiş bir fırsat sunuyor. Örneğin çok emin olarak yazdığınız bir maddenin başka bir kullanıcı tarafından değiştirildiğini görmek ilk anda şaşırtıcı olsa da öğrenme zevki duyanlar bundan haz alıyor.

Farklı dilde Wiki'ler:
İngilizce Wikipedia'daki madde sayısı şimdiden Britanica gibi büyük ansiklopedileri geçmiş durumda. Türkçe Vikipedi ise henüz başlangıç seviyesinde bilgi içerse de gelecek vadediyor. Kazakça Wiki henüz emekleme döneminde ama yine de göz atmanızı tavsiye ederim. Rusça Wiki ise içerik zenginliği açısından ilk 10'un içinde ve profesyonel bir ansiklopediyi aratmıyor.

Telif:
Wiki'lerdeki yazılar ve resimler telif içermiyor. İsteyen istediği gibi çoğaltıp, yayma hakkına sahip. Atırau Günlüğümü hazırlarken de Wiki'den yararlanıyorum. Günlüğümde derlediğim bilgileri, örneğin "dilden dile" başlığı altında topladıklarımı ilerde ben de Türkçe ve Kazakça Viki aracılığıyla genel kullanıma sunmayı hedefliyorum.

Wikilerdeki bilgilerin çeşitliliğine örnek olması için Türkçe Vikipedi'den Dede Korkut başlığı altındaki hikayelerden birini aşağıya ekledim:


Dirse Han Oğlu Boğaç Han

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara

Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Bayındır Han'ın sohbetine giden Dirse Han'ın Kara Otağa oturtulması ile Dirse Han'ın karşılanması sırasındaki duygu ve düşünceleri ile oğlu Boğaç Han'ın kahramanlıklarını anlatan Dede korkut hikayesi.

Bayındır Han hükmettiği halka her sene büyük şölen düzenler, yine bir sene gelecek konukların üç ayrı çadırda ağırlanmasını emreder. Bunlar Ak, Kızıl ve Kara çadırlardır. Ak çadır oğlan çocuğu olanlara, Kızıl kız çocuğu olanlar için Kara çadır ise hiç çocuğu olmayanlar içindir. Bayındır Han çocuğu olmayanları, üremeyenleri Tanrı'nın lanetledikleri olarak görür. Dirse Han'ın ise çocuğu yoktur yanındaki 40 adamıyla geldiğinde bu davranışı hoş karşılamaz ve hanımına hesap sormaya karar verir. Hanımından hesap sorarken kendini öğüt dinlerken bulur, ama öğüdü de tutar ve büyük yemek düzenler. İnsanlara yardım eder hayır duası alır ve sonunda sağlıklı bir oğlu olur. Oğlan büyür ve Bayındır Han'ın büyük boğasıyla güreşir, kuvvetli yumruğuyla boğayı dizginler ve yener. Şan kazanır Dede Korkut'un iltifatlarına nail olur, babası tarafından da ödüllendirilir. Bunu kıskanan babasının 40 adamı fesatlık düşünürler ve babasını Boğaç Han'a karşı doldururlar. Bir av düzenlerler ve o sırada türlü oyunlarla oğlanı babasına vurdururlar. Boğaç Han mucizevi şekilde annesinin yardımıyla kurtulur ve babasına eziyet eden, kaçıran 40 adamı yener halkına barış getirir.

Salı, Ocak 23, 2007

Küresel Isınma, Atırau'da Bahar Havası

Küresel ısınmanın varlığı artık bilimsel bir gerçek ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu ben bu sene. Dışarda handiyse bir bahar havası var bugün. Ural Nehri'nde buz kalmadı. (balık fiyatları da o yüzden çok arttı, ama bu ayrı bir haber konusu) Gerçi haftaya havalar soğuyacak deniyor, ama yine de son yılların en sıcak kışını geçirdiğimiz bariz.

Geçen sene ise, kış çok soğuk olmuştu. Aşağıdaki resim 17 Ocak 2006 tarihli TCO'nun Tengiz hava sıcaklığı ölçüm raporu. Hissedilen sıcaklık öğlen saat 12.50 de -63 santigrat dereceyi gösteriyor! Bakarken bile insanın içi titriyor, değil mi?


Not: Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Pazartesi, Ocak 22, 2007

Petrol Kanununda Önemli Değişiklik

Rus Komersant Gazetesinde okuduğuma göre yeni Kazakistan hükümeti "Mineral Zenginlikler" kanununda önemli bir değişiklik yapmış. 15 Ocak'ta yürürlüğe giren yeni kanun iki sene boyunca petrol alanları işletme haklarının şirketler tarafından devren satılmasını durduruyor. Yasanın öncelikli amacı 2005 sonrası Kazakistan'da önemli ölçüde petrol alanı satın alan Çin şirketlerinin hızlı büyümesini yavaşlatmak ve devlet kontrolünü arttırmak, deniyor. İkinci amaç da küçük petrol alanlarına sahip şirketlerin işletme haklarını devren satarak spekülatif kar etmeyi beklemesi yerine, bu alanları fiilen işletmelerini sağlamakmış. İşletme hakları devirleri yüzünden petrol alanlarına yatırımların geciktiği ve Kazakistan petrol üretiminin durağanlaştığı da yazıda belirtilmiş. Üretim artışının ancak 2009'da AGIP Projesinin faaliyete geçmesinden sonra olacağı da eklenmiş.

Benim yorumum: Yasa, gerçekten de küçük petrol alanlarına yatırım yapılması sonucunu doğurursa bu Atırau'da iktisadi bir canlanma yaratabilir. Atırau bölgesinde Tengiz ve Karabatan gibi dev petrol bölgelerinin yanısıra, "yüzey petrolü" olarak tanımlanan küçük petrol alanları da mevcut. Yüzey petrolünü çıkarmak ve işlemek derin petrole görece teknolojik olarak kolay ama TCO ve AGIP gibi büyük şirketler küçük alanlarla uğraşmayı karlı bulmuyorlar.

Komersant'ın haberi için tıklayın

Soru 4: Kazakistan'ın Bağımsızlığını İlk Hangi Ülke Tanıdı?

Başlığa okuyunca birçoğunuz hemen "Türkiye tabii ki" dediniz, değil mi? Ben de öyle olduğundan emindim, ama aşağıda bağlantısını verdiğim Kazinform haberinde ABD'nin Kazakistan Büyükelçisi John Ordway ile yapılan söyleşiyi okuyunca şüpheye düştüm.

Kazinform'un Haberi

Büyükelçi:
"We were the very first country that recognized Kazakhstan's independence and established diplomatic relations." demiş. Türçe tercümesi: "Biz (yani ABD) Kazakistan'ın bağımsızlığını tanıyan ve diplomatik ilişki kuran en birinci ülkeydik"

TBMM, o zamanki Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın özel ilgisiyle gece yarısına kadar dağılmadan beklemiş, Kazakistan'da bağımsızlık kararı ilan edilir edilmez oybirliğiyle tanımıştı, diye biliyordum. Kazakistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmanın sembolik de olsa önemli olduğunu düşünüyorum ve ABD elçisinin yanılıyor olmasını ümit ediyorum.

Konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olursam, sizlere de duyuracağım.


Resim: ABD'nin Kazakistan Büyükelçisi John Ordway

23 Ocak, Güncelleme: Büyükelçiliğimizden öğrendiğime göre ABD elçisi bir miktar yanılıyor. İlk tanıyan Türkiye ama ilk diplomatik temsilciliği açan ABD olmuş. Biz 3-4 gün sonra açmışız ve o yüzden 4 numaralı plakayı almışız. Anlaşılan Dışişlerimiz Meclisimizden yavaş kalmış.

"Soru-Cevap Arşivi"ne dönmek için tıklayın

Perşembe, Ocak 18, 2007

Soru-Cevap Arşivi

Yeni sorular başa gelecek şekilde sıralandı. Cevabı görüntülemek için soruyu tıklayın. Tıklanamıyorsa cevabı henüz hazır değil ve muhtemelen üzerinde çalışılıyor demektir. Kazakistan ve Atırau'yla ilgili sorularınızı caneronoglu@gmail.com adresine konu kısmına "Atırau günlüğu soru" yazarak e-posta gönderebilirsiniz. İmkan ve bilgim dahilinde cevaplandırmaya çalışırım.

Soru 3: Kazakistan'da Türkiye'den veya başka ülkeden aldığım sürücü belgemle araç/otomobil kullanabilir miyim? (eklenme tarihi: 12 Ocak 2007)

Soru 2: Atırau'dan geçip Hazar Denizi'ne dökülen Ural Nehri'nin Asya ile Avrupa arasında sınır olduğu, bu yüzden Atırau'nun İstanbul gibi hem Asya'da hem Avrupa'da olduğu doğru mu?
(eklenme tarihi: 11 Ocak 2007)

Soru 1: Atırau'nun doğru imlası ve telaffuzu nasıl olmalıdır? Atrav, Atirau, Atraw, Atrav, Atyrau vb. yazılımlarının ve telaffuzlarının hangisi doğrudur? (eklenme tarihi: 10 Ocak 2007)

Kırgızistan Türklerin Vizesiz Girişine Son Veriyor

Türk vatandaşları Kırgızistan'a vizesiz giriş yapıp 1 ay kalabiliyordu. Kırgızistan hükümetinin hazırlayıp meclise sevk ettiği yeni yasa yürürlüğe girerse bu uygulama kalkacak, vize mecburiyeti getirilecekmiş. Umarım Kazakistan da aynı uygulamayı benimsemez. (Vize uygulamasına geçileceği yıllardır konuşulur.)

Karşılıklı vizesiz giriş hakkının yarattığı olumlu psikolojik etki, bence sağladığı maddi kolaylıktan da önemli. Kazakistan'a istediğim zaman gidebileceğimi bilmek, ailemin ve arkadaşlarımın "nasıl vize alırız" telaşına düşmeden beni ziyaret edebileceği güvenine sahip olmak benim için önemli. Kazakistan vatandaşlarının da Türkiye'ye vizesiz girme ve 1 ay kalma imkanına sahip olmaktan memnuniyet duyduklarını ve buna değer verdiklerini biliyorum. Bu imkanın korunabilmesi için vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin vizesiz bulunma hakkını istismar etmemesi gerek.

Haberi bana gönderen arkadaşım, Kırgızistan'ın vize uygulamasına geçmesinin özellikle Kırgızistan'a yakın Almatı ve Astana bölgesindeki Türk vatandaşlarının Kazakistan'la Kırgızistan'ın başkenti Bişkek arasında gidip gelerek iki ülkede de uzun süre vizesiz bulunma imkanını kullandıkları için düşünülmüş olabileceği yorumunda bulundu. İhtimal dahilindedir ama yorum yapacak kadar bilgim yok.

Milliyet'in konuyla ilgili haberini okumak için tıklayın. (Haber'de Kazakistan'a vizeyle girildiği yazılmış. Bu bilgi yanlış. Özbekistan'a giriş için vize gerektiği doğru ve vize almanın çok güç olduğunu duyuyoruz. Türkmenistan için durum nedir bilmiyorum.)

Resim: Kırgızistan bayrağı

Cumartesi, Ocak 13, 2007

TengizChevroil (TCO)

Atırau ve çevresindeki şirketleri tanıtmaya en büyüğünden başlıyorum: Tengiz Chevroil, kısaltılmış şekliyle TCO. (İngilizce konuşanlar "Tisio", Rusça konuşanlar "Tişio" şeklinde telaffuz eder.) Şirket tanıtımlarını istatistiki verileri sıralayarak değil, sohbet şeklinde yapacağım.

TCO 1993 yılında Tengiz petrol bölgesini işletmek için kurulan bir ortaklık, İngilizce tabiriyle Joint Venture, JV. Büyük hissedarı %50 ile ABD'li petrol devi ChevronTexaco. %25 hisse ExxonMobil'in,Kazakistan devlet petrol şirketi Kazakoil (Kazmunaigaz) %20 ve Rusya'nin Lukoil şirketinin %5 hisseleri var.

devamını okumak için alttaki bağlantıyı tıklayın

TCO, Tengiz ve Karolev petrol bölgelerini işletiyor. Tengiz bölgesi dünyanın tespit edilmiş en büyük 2. petrol rezervine sahip. Yer altında 25 milyar varil petrol olduğu tahmin ediliyor. Bu 4 kilometre küpe eşdeğer. Eni, boyu 1 km, yüksekliği 4 km, (1 km=10 futbol sahasının, 4 km=40 futbol sahasının kaleden kaleye uzaklığı) büyüklüğünde bir prizma düşünün, işte onu dolduracak kadar petrolden söz ediyoruz. Petrol yer altında göllenmiş şekilde bir arada durmadığı adeta banyo süngerinin suyun emdiği gibi taşa toprağa işlediği için, petrolün yayıldığı alan bundan muhakkak çok daha geniş.

25 milyar varil petrolün piyasa değeri nedir? Kabaca petrolün piyasa fiyatının varil başına 40-80$ arasında değiştiği varsayımıyla hesaplayalım. 1 ila 2 trilyon dolar arası bir rakama ulaşırız. (1 trilyon=1,000 milyar, ya da 1 milyon kere 1 milyon) Kimi analistlerin petrol fiyatının 2010'a kadar 200$'a ulaşacağı tahmininde bulunduklarını ve 25 milyar varilin üzerinde petrol olmasının da gayet muhtemel olduğu yorumlarını göz önüne alırsak belki de 4-5 trilyon dolarlık bir rezervden bahsediyoruz. Haliyle bu bir çırpıda çıkartılıp satılacak değil, belki bu gelir 100 senede elde edilecek. Dost ve kardeş ülke Kazakistan'ın böyle bir zenginliğe sahip olması mutluluk verici.

Tengiz Projesinde başta ENKA (sonradan Kazakistan'da SK adını aldı) olmak üzere birçok Türk şirketinin de emeği var. Özellikle TCO'nun ilk yıllarında Türk şirketlerinin ve iş gücünün tecrübesi, azmi, pratikliği, zor ve belirsiz şartlara hızlı uyumu, projelerin gerçekleşmesinde önemli rol oynadı. ENKA Tengiz'de adeta bir okul vazifesi gördü. Yerel personelin yetişmesine önemki katkılarda bulundu. Bunu günümüzde TCO ve AGIP gibi şirketlerin bünyesinde çalışan yerel personel içinde ENKA geçmişi olanlara sıklıkla rastlamamız ispatlıyor. Ayrıca ENKA'nın taşeronlaşmaya verdiği önem ve teşvik sayesinde birçok Türk ve Yerel girişimci şirket kurdu, bu şirketler önce ENKA'nın TCO ile alakalı projelerine hizmet verdiler sonra gelişerek kendileri de doğrudan iş alacak konuma geldiler. (ENKA'yı zaten ayrı başlıkta anlatacağım. TCO ile olan ilişkisini de orda açarım.)

Tengiz petrolü Sovyetler Birliği zamanında 1979'da bulunmuş ve petrol üretimi TCO'dan önce de varmış ama kapasite düşükmüş. Tengiz petrolü derinde, çıkartması ve işlemesi yüksek teknoloji gerektiriyor. 1993 sonrası bu teknolojiyi TCO getiriyor, bunun için büyük yatırımlar yapıyor.

Tengiz petrolü ham haldeyken içinde sülfür barındırıyor. Sülfürlü petrolü nakletmek mümkün değil, zira sülfürlü petrolün çelikle arası pek iyi değil. Sülfürden rafine edilmeden nakledilmek istense boru hattına veya tankere zarar verirmiş. O yüzden sülfürü petrolden ayırmak gerekiyor. Tengiz'deki Enka'nın filan yapa yapa bitiremediği projeler işte genelde bu sülfürle alakalı. TCO şu an için sülfürü rafineride petrolden ayrıştırıyor ve Tengiz'de depoluyor. Tengiz'e gidenleri hayrette bırakan sarı dağlar bu birikmiş sülfür. Sülfürün ekonomik değeri var, örneğin gübre üretiminde kullanılıyor ama zaten kısıtlı demiryolu hattını sülfür nakletmeye ayırmayı bugünkü sülfür fiyatları kurtarmıyor. O yüzden sülfür satılmıyor, atılmıyor, depolanıyor.

SK'nın (Bechtel-Enka JV'nin yerel şirketi) ,TCO için taahhütünü gerçekleştirdiği SGI diye bilinen projesi "Sour Gas Injection" ın kısaltılmışı. Burdaki bahsedilen ekşi gaz sülfür. Bu teknoloji sayesinde sülfür petrolden ayrıştırdıktan sonra geri toprak altına basılacak, çevreye zarar vermesi engellenecek hem de kuyuların daha verimli çalışması sağlanacakmış. TCO bu projeye çok önem veriyor. Yakında devreye girecek.

TCO'nun yukarda bahsettiğim SGI'ın da dahil olduğu 2. etap petrol işleme tesisleri (SGP-Second Generation Plant) bitince üretimin günlük yaklaşık 450,000 varil olacağı tahmin ediliyor. Bugünkü fiyatlarla günlük 20-25 milyon, yıllık 700-900 milyon dolar civari bir ciroya tekabül eder. 2010 sonuna kadar da darboğaz giderme projeleriyle günlük 700,000 varile çıkacağı tahmin ediliyor. Bugünkü fiyatlarla bu da günlük 40 milyon, yıllık 1,5 milyar dolar anlamına gelir. Petrol fiyatlarının artacağına kesin gözüyle bakıldığını da tekrar hatırlatayım. (verdiğim rakamlar yuvarlanmış rakamlar)

TCO petrolünü iki yoldan satıyor. Birincisi CPC (Caspian Pipeline Consorsium) un sahip olduğu ve işlettiği boru hattı ile petrolün Rusya'nın Karadeniz'deki Novorosisk limanına iletilmesi, ordan da gemilerle Türkiye boğazlarından geçerek Akdeniz'e açılması ve dünya pazarına ulaştırılması. Diğer seçenek ise Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı. İki alternatifin de Türkiye'yi kullanması önemli. Kazakistan petrolünü ve gazını Çin'e satmak için de boru hatları inşa ediyor, ama bunlar ne durumda ve TCO petrolü için kullanılıyor mu, bilgi sahibi değilim.

TCO yazısına bilgi eklemeye devam edeceğim. Web kaynaklarını çoğaltacağım. Yorumu olanlar, düzeltilmesi gereken yerler olduğunu düşünenler, web kaynağı tavsiye edenler lütfen bana iletsin.

Fotoğraf: http://tengizchevroil.en.oddd.org/ adresinden kopyalandı.

TCO ve Tengiz ile ilgili web kaynakları:

* Chevron'un Kazakistan operasyonunu tanıtan sayfası

* Chevron Eurasia Report - Chevron Petrol şirketinin Avrasya faaliyetleri raporu

* 1998 yılında yapılan bir toplantıda Chevron'un o zamanki yönetim kurulu başkanı (CEO'su) Kazakistan'a girmelerinin hikayesini anlatıyor.

* TCO yu anlatan bir rapor

* Caspian Energy'nin TCO'yu anlatan sayfası

* Hidrokarbon Teknolojileri web sitesi TCO yu tanıtıyor

Cuma, Ocak 12, 2007

Kazinform'dan Önemli bir Kazakistan-Türkiye İlişkileri Yorumu

A-K-T grubunun değerli üyesi Hakan Yıldızcı Kazakistan'ın resmi haber ajansı Kazinform'da yayınlanan kayda değer bir yorumu gönderdi.

Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin incelendiği yazının başlığına da yansıyan ana teması Kazakistan'ın Türkiye ile olan ilişkilerini daha da ileri seviyelere çıkarmak ve ilişkilerde ana ekseni etnik kültürel ve dinsel benzerliklerden ziyade karşılıklı ekonomik fayda prensibi üzerine oturtmak istediği.

devamını okumak için alttaki bağlantıyı tıklayın


Yazıda, Tengiz Enka'da ve geçen sene Gate Atırau'da yaşanan olaylara değinilmiş. Kazakistan'da halkın bu olaylara tepki gösterdiğini aktararak ilişkilerin bu anlamda yara aldığını ima etmiş. (Türkiye'deki tepkiye değinilmemiş) Buna rağmen iki ülkenin de hükümetler seviyesinde olayları daha da büyütmeden kapatmalarının ilişkilere verilen önemin bir göstergesi olduğuna değinilmiş.

Türkiye'nin Kazakistan'ın Orta Asya'daki önemini kavradığı ve Kazakistan'ı Türk birliğinin sağlanmasında öncü ülke olarak gördüğünden söz edilmiş. Nazarbayev'in 17 Kasım'da Türkiye'de düzenlenen Türkçe Konuşan Ülkeler Toplantısı'na önem verdiği ve bu toplantıdan Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan arasında ticaretin ve işbirliğinin geliştirilmesi yönünde kararlar çıktığına değinilmiş. Kazakistan'ın, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının gelişmesi konusunda verdiği desteğin "Rusya'ya rağmen" olduğu ve Türkiye'ye avantaj sağladığı yorumu yapılmış.

Türkiye'nin Kazakistan'daki 50 milyar dolarlık yabancı yatırımda sadece 2 milyar dolar payının Rusya ve Çin'in hayli gerisinde olduğu belirtilmiş. Türkiye'nin tekstil ve inşaatla sınırlı kalmaması, başka alanlarda da Kazakistan'ın kalkınmasına katkıda bulunması gerektiği ima edilmiş. Hükümet'in Türk işçi kotalarını arttırmasının Türkiye'ye verdiği önemin bir örneği olarak gösterilmiş.

Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattına ayrılan paragrafta Kazakistan'ın ABD'nin de arkasında olduğu bu hatta desteğinin (Tengiz petrolünün bir kısmını Hazar'dan buraya basıyor) Rusya'yı kızdırdığı ve Kazakistan'la gerçekleştirmek istediği ekonomik birlik düşüncesine ters gördüğü açıkça ifade edilmiş. Kazakistan'ın, Rusya ile olan ilişkilerine önem verdiği ama alternatifler geliştirerek Rusya'ya bağımlı kalmak istemediği aynı açıklıkla olmasa da belirtilmiş. (AB ve ABD'den başka dış politika açılımı geliştiremeyen Türkiye'nin Kazakistan'dan çok eksenli politika yapma konusunda örnek almasını dilerim.) Kazakistan'ın boru hatlarının dışında da Türkiye'yle enerji nakli üzerine ortak projeleri olduğu, Kazak petrolünün deniz yoluyla Türk boğazlarından geşişinin artması ve Karadeniz'e bir rafineri yapılmasına yönelik çalışmalar olduğunu aktarılmış.

Kazakistan'ın Türkiye'nin AB'ye, Türkiye'nin de Kazakistan'ın Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesi için birbirlerini desteklediğinin altı çizilmiş. Nazarbayev'in Kasım ayında Kazak Halkları toplantısında yaptığı konuşmada Kril alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi gerektiğini söylemesinin Türk Birliği Projesi'ne önemli bir sembolik katkı olduğu değerlendirmesi yapılmış.

Son olarak, yazının başında yapılan, "kültürel ve etnik bağların önemli olduğu, ama ilişkilerin ekonomik temeller üzerine oturtulması" hedefi tekrar edilmiş.

Medyada bu ve benzeri yorumlarla karşılaşıyorduk, ama bunların Resmi Haber Ajansınca bu denli açıklıkla dile getirmiş olmasını çok önemli ve olumlu buldum.

Perşembe, Ocak 11, 2007

Soru: Atırau hem Asya da hem Avrupa'da mı?

Soru 2: Atırau'dan geçip Hazar Denizi'ne dökülen Ural Nehri'nin Asya ile Avrupa arasında sınır olduğu, bu yüzden Atırau'nun İstanbul gibi hem Asya'da hem Avrupa'da olduğu doğru mu?

Cevap 2: Wikipedia'daki Avrupa'nın coğrafyası konu başlıklı yazıda Asya ile Avrupa'nın Güneydoğu sınırı hakkında mutabakat olmadığını yazmış. Kimi uzmanlar Ural'ı kimileri de Emba nehrini ( sınır kabul edermiş. Ural kabülünü esas alırsak şehirde de söylendiği ve köprüden geçerken "Welcome to Asia/Europe" yazısının bize işaret ettiği gibi, Atırau hem Asya da hem Avrupa'da yer alır. Emba'yı sınır alırsak Atırau'nun tümünü Asya'da kabul etmiş oluruz. Benim tercihim birincisi, yani Atırau'nun Avrupa'da ve Asya'da toprakları olduğunu kabul etmek. Bu, Avrupa meraklısı olduğum için değil, bu sembolik durumun sevdiğim kültürlerarası yaşama uygun düştüğü ve bana İstanbul'u hatırlattığı için. Hem yazları nehirde karşı kıyaya yüzdüğümde "Asya'dan Avrupa'ya yüzüyor olma fikri de hoşuma gidiyor. (Akıntı ve mesafe yüzünden bunu İstanbul'da yapmak epey zor olsa gerek)

Sonuç olarak, kıta sınırları jeolojik faktörler kadar öznel kabullere de dayanıyor. İstanbul'u da coğrafi olarak Avrupa'da saymayanlar olduğunu hatırlayalım ve Atırau'yu yerel kabülün de bu yönde olması nedeniyle biz de Asya ve Avrupa'da görelim.

Not: Bu bağlantı'da Emba nehrinin güzel bir resmi var. Emba nehri, Kazakistan sınırları içinde yer alan ve Ural dağlarının bir uzantısı kabul edilen Mugalzhar dağları bölgesinden (Aktöbe'de) doğup yine Kazakistan'dan Hazar'a dökülüyormuş.
__________________________________

Bu konuyla veya Kazakistan ve Atırau'yla ilgili başka sorunuz varsa caneronoglu@gmail.com adresine konu kısmına "Atırau günlüğu soru" yazarak e-posta gönderebilirsiniz. İmkan ve bilgim dahilinde cevaplandırmaya çalışırım.

"Soru-Cevap Arşivi"ne dönmek için tıklayın

Kabinedeki Değişiklikler

Başbakan Daniel Ahkmedov'un istifasından sonra yerine yeni başbakan olarak Karim Massimov atandı. Eski Atırau valisi Aslan Musin de Başbakan yardımcısı oldu. Musin, kısa bir süre önce Atırau valiliğinden Finans Bakanlığı'na terfi etmişti. Yükselişi devam ederse bir sonraki başbakan olacağı söyleniyor. Eski Başbakan Ahmedov ise Savunma Bakanı olarak atandı. Kazakistan'da ve Rusya'da başbakanlar ve bakanlar sıksık değişiyor. Bu değişiklikten sonra eski başbakanlar statü olarak daha düşük görevler almaktan imtina etmiyorlar. (Son örnekte, yeni başbakan Massimov eski başbakanın Ahmedov'un kabinesindeydi, şimdi onun amiri konumuna yükseldi.)

Karim Masimov Kazakistan'da yaşayan Türklere ve Türkiye'ye karşı daha sıcak politikalar yürütecek şeklinde "tamamen psikolojik" bir hissim var. Umarım doğru çıkar. Son gelişmelerin Kazakistan ve Türkiye için olumlu sonuçlar doğurmasını diliyorum.


Fotoğraflar:
Üstte; yeni atanan Başbakan Karim Masimov. Altta; eski Atırau Valisi, Yeni Başbakan Yardımcısı ve Finans Bakanı Aslan Musin.

Çarşamba, Ocak 10, 2007

Türkiye'deki Kazak köyü

Aşağıdaki haber 1950'li yıllarda Çin'den göç etmek zorunda kalan bazı Kazak'ların Türkiye'yi kendilerine yurt edinmeleri ve 50 yıldır Türkiye'de barış içinde yaşamalarıyla ilgili.

Kazakh Refugees in Turkey- 50th Anniversary
(Türkiye'deki Kazak göçmenler - 50. yıl)

Fotoğraf:
Bahsi geçen Türkiye'deki Kazak köyü, Neweurasia.net den kopyalandı.

Soru 1 - Atırau'nun doğru imlası ve telaffuzu

Soru 1: Atırau'nun doğru imlası ve telaffuzu nasıl olmalıdır? Atrav, Atirau, Atraw, Atrav, Atyrau vb. yazılımlarının ve telaffuzlarının hangisi doğrudur?

Cevap 1: Şehrin adı Kazakça ve Rusya "Атырау" şeklinde yazılıyor. Wikipedia'ya göre Bu "Atırau" okunur, o yüzden ben şehirden bahsederken okuduğum gibi yazıya döküyorum. Atırau henüz Türk Dil Kurumu'nun imla kılavuzlarına girmemiş.

Okurken, sonraki "u" harfi "v" veya "ğ" ya yakın bir şekilde telaffuz ediliyor, uzun bir "u" söylenmiyor. Ortadaki "ı" da ise vurgu yok, yuvarlanıyor, hatta tamamen yutuluyor gibi algılanabilir. Bazıları "Atirau" diye ortada vurgulu bir "i" ile söylüyorlar, bu yanlış ve kulağı tırmalayan bir telaffuz.

İngilizcesi "Atyrau" şeklinde yazılıyor. O yüzden yabancılar genelde "Etrau/Etraw" şeklinde telaffuz ediyor.

Şehrin SSCB ve öncesindeki adı ise Guriev.
__________________________________

Bu konuyla veya Kazakistan ve Atırau'yla ilgili başka sorunuz varsa caneronoglu@gmail.com adresine konu kısmına "Atırau günlüğu soru" yazarak e-posta gönderebilirsiniz. İmkan ve bilgim dahilinde cevaplandırmaya çalışırım.

"Soru-Cevap Arşivi"ne dönmek için tıklayın

Sebze meyve fiyatlarındaki aşırı artışın nedeni

Geçen gün Kazakistan'daki fiyat artışlarıyla ilgili bir habere yer vermiştim. En büyük fiyat artışı taze sebze meyve fiyatlarında gerçekleşmişti. Bunun sebebini öğrendim. Rusya, Polonya, Gürcistan ve Moldovya'yla olan ilişkileri gerginleşince bu ülkelerden taze sebze meyve ithalini zorlaştırmış, bu açığı Özbekistan'dan ithalata ağırlık vererek karşılamış. Rus talebinin artması doğal olarak Özbeklerin fiyatları yükseltmesiyle sonuçlanmış. Kazakistan da taze sebze meyveyi en çok Özbekistan'dan ithal ettiği için fiyat artışlarından etkilenmiş.

Aşağıya eklediğim Kazakhstan Newsline'ın haberinde ayrıntılar var. (Kazakhstan Newsline'a newsline@checkpoint.kz adresinden ulaşılabilir)

Uzbekistan increases Export of Fruit and Vegetables
In 2006, Uzbekistan exported more than 694.000 metric tons of agricultural products worth $ 342 millions. In 2005 this was only about 660 000 metric tons. Russia remains the main importer of fruits and vegetables from Uzbekistan – Russia’s share in total imports of Uzbek agricultural products grew from 50% to 86%.
According to the Uzbek news agency - Press-uz.info, the country exported about 250K metric tons of vegetables (including melons) worth $ 83 million and 404K metric tons of fruits, worth $ 244 million in 2006. Furthermore, Uzbekistan exported about 32800 metric tons of processed fruits and vegetables, and about 7000 metric tons of wine during the same period.
According to most experts, the increase in the export of fruits and vegetables from Uzbekistan was mainly possible due to bans on the import into Russia of vegetables, fruits and berries from Poland, Moldova and Georgia.
As a result, Russia created favorable conditions for the delivery of fresh produce and processed products from Uzbekistan for its own market. Experts have pointed out that Uzbekistan has a very favorable climate for further growth in the production and export of vegetables and fruit, according to freshplaza.com (Netherlands).

Pazartesi, Ocak 08, 2007

Ortak Kültürel Değerler Sempozyumu

Aşağıdaki duyuru Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünce yapılmış. Tümünü okuma için: Sempozyum Duyurusu

Fotoğraf: Karaman'da Nevruz kutlamaları


KAZAKİSTAN VE TÜRKİYE’NİN

ORTAK KÜLTÜREL DEĞERLERİ SEMPOZYUMU

21 - 26 Mayıs 2007 ALMATI - KAZAKİSTAN

- Birinci Duyuru -

Sempozyum Abay Adındaki Kazak Milli Pedegoji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tokmuhammed SADIKOV, Korkut Ata Kızılorda Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kılıçbeg A. BİSENOV ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Turan YAZGAN’ın himayelerinde, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet HACIOĞLU ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper AKINOĞLU’nun desteğinde, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün organizasyonuyla Kazakistan’ın önceki başkenti Almatı’da 21 - 26 Mayıs 2007 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.

SEMPOZYUMUN KONUSU:
Sempozyumun konuları genel olarak geçmişten günümüze kadar olan süreçte Türk dili, Türk edebiyatı, Türk kültürü ve Türk siyasi tarihidir. Bu bağlamda düşünce ve inanç sistemlerini yansıtan her türlü bilgi, belge ve bu bilgilerin irdelenmesi bu sempozyumun konuları içinde yer alabilir.

SEMPOZYUMUN AMACI:
İki kardeş toplumun dil, edebiyat, tarih ve kültür açısından yüzyıllar boyu paylaştıkları ortak kültürel değerlerin bilim adamlarınca tespit edilip ortaya konulmasının yanı sıra genç araştırmacıların tanışıp bilgi alışverişinde bulunmalarıdır.

SEMPOZYUMA KATILIM ŞARTLARI :
1) Sempozyuma bildiriyle katılmak isteyenlerin 100 – 200 sözcük arasında değişen bildiri özetlerini en geç 27 Ekim 2006 Cuma günü akşamına kadar turkolojisempozyum@cu.edu.tr adresine e-posta yoluyla ekli dosya olarak göndermeleri gerekmektedir. Bu tarihten sonra gelen bildiri özetleri dikkate alınmayacaktır.

2) Sempozyuma kabul edilen bildiri konuları, 10 Kasım 2006 Cuma günü akşamına kadar bildiri sahiplerine 2. duyuruyla bildirilecektir.

3) Bildirisi kabul edilenlerin sempozyumun zaruri giderleri için en geç 30 Kasım 2006 Perşembe günü akşamına kadar Yrd. Doç. Dr. Bedri AYDOĞAN adına açılmış Türkiye İş Bankası Çukurova Üniversitesi / ADANA şubesinin 6010 – 0065949 numaralı ABD doları hesabına 75 $ yatırmaları veya havale etmeleri gerekmektedir.

4) Kabul edilen bildirilerin tamamlanmış hâliyle en geç 27 Nisan 2007 Cuma günü akşamına kadar turkolojisempozyum@cu.edu.tr adresine e-posta yoluyla ekli dosya olarak gönderilmesi gerekmektedir.

5) Tamamlanmış bildiri metinlerinin bir baskısının, sempozyumun gerçekleşmesinden önce yapılması ve katılanlara sunulması planlanmaktadır. Bu nedenle yukarda belirtilen tarihe kadar gönderilecek bildiriler bildiri kitabına girebilecektir.

6) Almatı’ya gidiş ve dönüş biletleri katılımcıların kendisine aittir. Bildiri özetleri kabul edilenler, masraflarını kurumlarından talep edebilirler (Almatı’ya THY ve Air Astana’nın seferleri bulunmaktadır).

7) Almatı’da konaklama ve diğer giderler katılımcılarca karşılanacaktır (Almatı’da 2-3 kişilik daireler yaklaşık 200 $ karşılığında bir haftalığına kiralanabilmektedir. Sempozyuma katılımları kesinleşen bildiri sahiplerinin yerlerinin daha önceden ayrılmasına yardımcı olunacaktır).

8) Sempozyumun son iki günü kültürel ve tarihi özellikleri bulunan mekanların tanınması amacıyla geziye ayrılmıştır. Taleplere göre Ahmet Yesevi’nin türbesinin bulunduğu Türkistan iline veya komşu ülke Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e günübirlik gezi düzenlenebilecektir. Gezi masraflarının zaruri giderler için alınan paradan karşılanmasına çalışılacaktır.

9) Sempozyuma başta Türkiye ve Kazakistan olmak üzere Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan, Gürcistan, Karaçay-Malkar, Bosna Hersek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Almanya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Moğolistan, İran, Moldova, Litvanya, Beyaz Rusya, Rusya, Ukrayna, Sırbistan, Macaristan, Polonya, Özbekistan, Dağıstan ve Türkoloji çalışmalarının yapıldığı diğer ülkelerden araştırmacıların katılması beklenmektedir.

10) Sempozyumun dili başta Türkiye Türkçesi ve Kazakça olmakla birlikte diğer Türk lehçeleridir. Fakat zaruri durumlarda Türkçeye çevrilmesi şartıyla Rusça ve Almanca, Fransızca, İngilizce gibi batı dillerinden biriyle de bildiri sunulabilecektir.

11) Sempozyumla ilgili ayrıntılı bilgi turkolojisempozyumu@cu.edu.tr e-posta adresinden ve danışma adreslerinden öğrenilebilir. Ayrıca gelişmeler http://tde.cu.edu.tr/ adresinden izlenebilir.

Düzenleme Kurulu Adına

Doç. Dr. Sebahattin ŞİMŞİR Prof. Dr. İ. Çetin DERDİYOK



Sempozyumun Yazışma ve Haberleşme Adresi:

turkolojisempozyumu@cu.edu.tr


Arş. Gör. Engin ÇETİN Tel: 0322 3386084-2443-18
Arş. Gör. Nigar OTURAKÇI Tel: 0322 3386084-2443-25

Danışma:

Doç. Dr. Sebahattin ŞİMŞİR

Abay Devlet Pedegoji Üniversitesi

TDAV Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Dostık 13, Kafedra 304 Almatı

Tel: (3272) 910729

mobil: 8701 642 11 56 (S.ŞİMŞİR)

e-posta: ssimsir@mynet.com.tr

Prof. Dr. İ. Çetin DERDİYOK

Çukurova Üniversitesi

Fen-Edebiyat Fakültesi

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

01 330 Yüreğir – ADANA / TÜRKİYE

e-posta: cderdiyok@hotmail.com


Türksam'dan zihin açıcı makaleler

Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TURKSAM) önemli ve ciddi araştırmalar yayınlıyor. Kazakistan'la ilgili aşağıda bağlantısını verdiğim makalelerin hepsi zihin açıcı. Turksam'ın sıksık ziyaret edilmeye değer bir site olduğunu düşünüyorum.

Çarşamba, Ocak 03, 2007

Almatı Büyükelçiliğimizin Web sayfası hizmete girdi














Bugün, Almatı Büyükelçilik Müsteşarı Sayın Orhan Işık Büyükelçiliğimizin web sitesinin hizmete girdiğini haber verdi. Site faydalı bilgiler sunuyor. Zaman içinde içeriğin daha da zenginleşmesini umuyorum.

Adresi: www.turkbe.kz

Sayın Büyükelçimiz Taner Seben'in sitedeki yeni yıl mesajında Atırau'ya seyyar konsolosluk hizmetinin devam edeceğini belirtmiş. Sayın Müsteşar Orhan Işık'tan bu gezinin Şubat'ın sonunda düşünüldüğünü öğrendim. Tarih kesinleşince resmi yazıyla bildireceklermiş. Büyükelçimiz yeni yıl mesajında Atırau'ya Konsolosluk şubesi açılmasına değinmemiş. Umarım bu konu da gündemlerindedir.

Web sitesinde dikkatimi birçok müşavirlik ismi çekti. Örneğin "Çalışma ve Sosyal Güvenlik" müşavirimiz varmış. Aklıma hemen şu soru geldi: Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirimiz Atırau'da 5,000'in üzerinde Türk işçisi çalıştığından muhakkak haberdardır, peki neden buraya hiç gelmez? Bu işçilerin hangi şartlarda çalıştığı ilgi alanına girmekte midir?

"Konsolosluk açılmalı" derken Elçiliğimizin Atırau bölgesinde bu ve benzeri konularda da faal olması gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz. Meseleyi sadece "pasaport uzatmak, askerlik ertelemek" olarak görmemek lazım. Etkin bir elçilik ve konsolosluk hizmeti talebimiz var. Kazakistan'daki vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin çok daha fazla devlet desteği hakettiğini düşünüyoruz. Sayın Büyükelçinin vatandaşlarla olan yakın ilişkisi ve Elçilik görevlilerinin olumlu yaklaşımları bana gelişmeler olacağı yönünde ümit veriyor, bu güvenle taleplerimizi tekrarlıyorum, ama bazı şeyleri değiştirmenin de pek kolay olmadığını üzülerek gözlemliyorum. Yılmadan talep ve takip etmeye devam edeceğiz.

Elçiliğimizin web sayfası hepimize hayırlı uğurlu olsun.




Fotoğraflar: Üstte, elçiliğin web sayfasından bir görünüm. Yanda, Almatı Büyükelçilik binası. (Elçiliğin web sitesinden kopyalandı)